An Evaluation of the Hanafi Muhtasar Tradition in the Context of Ibn al-Saati’s Majmaʿ al-Bahrayn
İbnü’s-Sââtî’nin Mecmau’l-Bahreyn Eseri Özelinde Hanefî Muhtasar Geleneği Üzerine Bir Değerlendirme
During the evolution of Islamic legal thought, the institutionalization of legal schools (madhahib) necessitated the concise and systematic transmission of legal knowledge and opinions, ultimately leading to the compilation of muhtasar-type works. Within the Hanafi school in particular, this tradition originated with Abu Hanifa transmitting his scholarly knowledge to his students; over time, it assumed an institutional character through the efforts of his disciples and subsequent jurists. In Hanafi literature, the processes of codification (tadwin) and abridgement (ikhtisar) developed concurrently from the early period. Over time, this process paved the way for the emergence of muhtasar texts which, despite being composed across diverse regions and styles, shared a unified methodology aimed at conveying the school’s core views in a concise and comprehensible manner. The Hanafi school established a rich muhtasar tradition, and such texts remained influential for centuries in both educational and practical domains. Among the foundational and authoritative texts of the Hanafi school are the Mutun al-Arbaʿa. Ibn al-Saati’s works, Majmaʿ al-Bahrayn and Multaqa al-Nayyirayan, through their language, structure, methodology, and reflection of the school’s preferred views, both continue the classical muhtasar tradition and constitute a distinct contribution to it. This study examines the historical development of muhtasar texts in the Hanafi legal tradition, the general characteristics of its prominent texts, and its later-period reflections, with a particular focus on Majmaʿ al-Bahrayn, a work composed in the late 7th century and recognized among the Mutun al-Arbaʿa. Relying on relevant literature, this study aims to demonstrate how the mukhtasar tradition was shaped, the needs it sought to address, and the intellectual position occupied by works such as Majmaʿ al-Bahrayn within the Hanafi school. Findings indicate that the Hanafi muhtasar tradition is not confined to practical texts written solely for instructional and informational purposes. These texts also serve to systematically present the school’s foundational views and legal norms, clarify internal preferences, foster intra-school consensus, and reflect legal authority. By presenting the school’s primary doctrines in a concise, clear, and systematic manner, muhtasar works became easy to memorize and highly practical, playing a vital role in the dissemination of the school’s teachings. Thus, the Hanafi muhtasar tradition may be regarded as a scholarly legacy that seeks to convey knowledge concisely, functionally, and in accordance with the doctrinal perspectives of the school. In this regard, it has established a tradition that has sustained its influence for centuries in both educational and legal contexts. Accordingly, muhtasar texts serve as a vital bridge between the past and the present, preserving the continuity of juristic knowledge and embodying an enduring intellectual legacy that addresses both historical needs and contemporary scholarly demands. Works such as Majmaʿ al-Bahrayn stand out as exemplary representatives of this enduring tradition.
İslam hukuk düşüncesinin gelişim sürecinde, fıkhî mezheplerin de kurumsallaşmaya başlaması ile birlikte fıkhî bilgilerin ve görüşlerin özlü ve sistematik bir şekilde aktarılması ihtiyacı ortaya çıkmış ve muhtasar türü eserler telif edilmeye başlanmıştır. Hanefî mezhebi özelinde bu gelenek, Ebû Hanîfe’nin ilmî birikimini öğrencilerine aktarmasıyla başlamış; zamanla talebeleri ve onları takip eden fakihler eliyle kurumsal bir yapıya bürünmüştür. Hanefî literatüründe erken dönemden itibaren tedvin ve ihtisar faaliyetleri birlikte gelişmiş; bu süreç, zamanla farklı coğrafyalarda, farklı üsluplarla ama ortak bir metodolojiyle şekillenen, mezhebin temel görüşlerini özlü ve anlaşılır şekilde sunmayı hedefleyen muhtasar metinlerin doğmasına zemin hazırlamıştır. Hanefî mezhebi, zengin bir muhtasar geleneği oluşturmuş; hem eğitim hem de uygulama alanında bu tür metinler uzun yıllar boyunca etkili olmuştur. Hanefi mezhebinin temel ve güvenilir metinlerinden olan Mütûn-u Erbaa bu tür eserlerdendir. İbnü’s-Sââtî’nin Mecmau’l-Bahreyn ve Mülteka’n-Neyyireyn adlı eseri de; dili, sistematiği, metodu, mezhebin tercih edilen görüşlerini yansıtması vb. ile hem klasik muhtasar geleneğinin bir devamı hem de özgün yapısıyla bu geleneğe katkı sunan metinlerden biridir. Bu çalışmada 7. yüzyılın sonlarında kaleme alınan ve Mütûn-u Erbaa’dan biri olan Mecmau’l-Bahreyn adlı eser özelinde, Hanefî fıkıh geleneğinde oluşan muhtasar metinlerin tarihsel gelişimi, bu gelenekte öne çıkan metinlerin genel özellikleri incelenmiş ve bu geleneğin geç dönem yansımaları ele alınarak muhtasar eserlerin mezhep içindeki konumu ve etkisi üzerinde durulmuştur. Literatür temelli olarak yürütülen bu çalışmanın amacı, muhtasar geleneğinin nasıl şekillendiğini, hangi ihtiyaca cevap verdiğini ve Mecmau’l-Bahreyn gibi eserlerin mezhebin düşünce dünyasında nasıl bir yer tuttuğunu ortaya koymaktır. Tespitler göstermektedir ki, Hanefî muhtasar geleneği sadece öğretim ve bilgi aktarma amacıyla yazılmış pratik metinlerden ibaret değildir. Bu metinler aynı zamanda mezhebin temel görüşlerini ve normlarını sistematik bir biçimde sunan, mezhep içi tercihleri belirginleştiren, mezhepte görüş birliğini sağlayan ve fıkhî otoriteyi yansıtan bir işlev üstlenmiştir. Muhtasar eserler, mezhebin temel görüşlerini kısa, öz ve sistemli şekilde sunması sayesinde kolay ezberlenebilmiş ve pratikte kullanılabilirlikleriyle mezhebin yayılmasında etkili rol oynamışlardır. Bu yönüyle muhtasarlar, hem klasik dönem medrese eğitiminde hem de fıkhî uygulamalarda asırlar boyunca temel kaynaklar arasında yer almıştır. Bu bakımdan Hanefî muhtasar geleneği, bilginin veciz, işlevsel ve mezhep görüşleri doğrultusunda aktarımını amaçlayan bir ilmî miras olarak değerlendirilebilir. Bu yönüyle, hem eğitimde hem de fıkhî uygulamalarda asırlar boyu etkisini sürdüren bir gelenek inşa edilmiştir. Böylece muhtasarlar, geçmişle bugün arasında güçlü bir köprü kurarak fıkhî birikimin sürekliliğini sağlamakta; yalnızca geçmişin değil, bugünün de ilmî ihtiyaçlarına cevap verebilecek güçlü bir birikimi temsil etmektedir. Mecmau’l-Bahreyn gibi eserler de bu geleneğin en seçkin örneklerinden biri olarak öne çıkmaktadır.

Telif Hakkı (c) 2025 Kübra Demir (Yazar)
Bu çalışma Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License ile lisanslanmıştır.
CC BY-NC 4.0 lisansı, eserin ticari kullanım dışında, her türlü ortam ve formatta paylaşılmasına, kopyalanmasına, çoğaltılmasına ve orijinal esere uygun şekilde atıfta bulunmak kaydıyla yeniden düzenlenmesine, dönüştürülmesine ve eser üzerine inşa edilmesine izin verir.
Makale Bilgileri
- Konu İslam Hukuku
- Gönderim 26 Temmuz 2025
- Kabul 3 Ağustos 2025
- Yayım 15 Ağustos 2025
- Sempozyum 5. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu - Kabul Edilen Bildiriler
- Bildiri Bilim Alanı İslam Hukuku
Demir, Kübra. “İbnü’s-Sââtî’nin Mecmau’l-Bahreyn Eseri Özelinde Hanefî Muhtasar Geleneği Üzerine Bir Değerlendirme”. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu 5 (August 15, 2025). https://doi.org/10.55709/tsbsdergisi.778