e-ISSN: 2980-3543
Başlangıç: 2021
Sıklık: Yılda Bir
Düzenleyen: AYBÜ & Oku Okut Derneği

Bildiriler

Ebü’l-Muîn en-Nesefî ile Ebû İshak es-Saffâr’ın İmanın Mahlukiyeti Hakkındaki Görüşlerinin Değerlendirilmesi An Evaluation of Abū al-Mu’in al-Nasafī’s and Abū Isḥāq al-Ṣaffār’s Views on the Creation of Faith

Sümeyye Çekiç Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kelâm Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye Yazar 0000-0003-0358-3064

DOI:

10.55709/TSBSBildirilerDergisi.1.18

Nasıl Atıf Yapılır

Çekiç, Sümeyye . "Ebü’l-Muîn en-Nesefî ile Ebû İshak es-Saffâr’ın İmanın Mahlukiyeti Hakkındaki Görüşlerinin Değerlendirilmesi". TSBS Bildiriler Dergisi 1 (2021), 79-82, https://doi.org/10.55709/TSBSBildirilerDergisi.1.18

Zotero Mendeley EN EndNote

Özet

Bu çalışmada, imanın yaratılıp yaratılmadığı tartışmasına dair Ebü’l-Muîn en-Nesefî (öl. 508/1115) ile Ebû İshak es-Saffâr’ın (öl. 534/1139) görüşleri konu edilmiştir. Bu kapsamda öncelikle imanın mahlukiyeti tartışmasının kelâm tarihindeki yeri ele alınmış, özelikle de Ehl-i hadîs anlayışı ile Eş’arî ve Mâtürîdî âlimlerinin konuya yaklaşımları ortaya konulmuştur. Sonrasında Nesefî ve Saffâr’ın imanın mahlukiyetiyle ilgili ortaya konulan çok sayıda yaklaşımdan hangisini tercih ettikleri belirlenmeye çalışılmıştır. İmanın mahlukiyeti meselesi Kur’an’ın yaratılmış olup olmadığı tartışmasının bir devamı olarak kendini göstermektedir. Tartışmanın merkezinde Allah’ın kendi zâtını mü’min olarak adlandırması ve kendisinden başka ilah olmadığına dair şahitlik etmesiyle ilgili âyet bulunmaktadır. Âyeti Allah’ın kelâm sıfatı kapsamında anlayan Ehl-i hadîs ve Eş’ariyye âlimleri, Allah’ın kendi birliğini tasdikleyen ilk mü’min olduğuna ve dolayısıyla imanın mahlûk olmadığına inanmaktadır. Bu yorumu doğru bulmayan, içlerinde Ebû İshak es-Saffâr’ın da bulunduğu Mâtürîdî kelâmcıları, imanı kulun bir fiili olarak görmektedir. Onlara göre insanın tüm fiilleri mahlûk olduğundan iman da mahlûktur. Diğer yandan Ebü’l-Muîn en-Nesefî imanın yaratılmışlığı meselesini hidâyet kavramı üzerinden şekillendirmektedir. Hidâyet, Allah’ın kulu üzerinde doğru yola girmeyi yaratması demektir. Allah’tan başka insanları hidâyete erdirecek yoktur. Yani hidâyet tekvin sıfatı kapsamında ortaya çıkan bir fiildir. Tekvin sıfatı ezelî iken onun doğurduğu fiiller hâdis kabul edilmektedir. Buradan hareketle Nesefî’ye göre iman Allah’ın hidâyet fiiline nispetle ezelî, insana nispetle de mahlûktur. Bu tartışmada; imana her şekilde mahlûktur diyen, imanı her şekilde ezelî gören ve ikisi arasında orta bir görüş benimseyen taraflar bulunmaktadır. Bu çalışmada konu, Nesefî ile Saffâr’ın özelinde ortaya konulmaya çalışmıştır.
This study discusses the views of Abū al-Mu’īn al-Nasafī (d. 508/1115) and Abū Isḥāq al-Ṣaffār (d. 534/1139) on the debate over whether faith is created or not. First of all, the place of this debate in the history of kalām is discussed, particularly the approaches adopted by Ahl al-Ḥadīth, Ashʿarī, and Māturīdite scholars to the subject. The study then determines the approach, preferred by al-Nasafī and al-Ṣaffār, to the creation of faith. The question of the creation of faith manifests itself as a follow-up of the debate over whether the Qurʾān was created or not. At the center of the discussion is the verse about Allah’s calling himself a believer and testifying that there is no god but Him. The Ahl al-Hadīth and Ashʿarī scholars, who interpret the verse in relation to Allah’s attribute of speech, believe that Allah is the first believer to affirm His own unity and, therefore, belief is not created. The Māturīdite theologians, including Abū Isḥāq al-Ṣaffār who do not find this interpretation accurate, consider faith as an act done by the servant himself. They think that, since all human actions are created, belief is also created. On the other hand, Abū al-Mu’īn al-Nasafī explains the issue of the creation of faith through the concept of hidāyat. Hidāyat means that Allah creates the right path for His servant. There is no one who can guide people except for Allah Himself. In other words, hidāyat is an act that occurs as a result of the attribute of takwīn. While the attribute of takwīn is eternal, the actions that it gives birth to are accepted as hadith. From this point of view, according to al-Nasafī, faith is eternal in relation to Allah’s act of guidance, and it is something created in relation to human beings. In this discussion, there are those who believe that faith is created under any circumstance, those who see faith as absolutely eternal, and those who adopt a midway between the two. This study discusses the subject in relation to al-Nasafī and al-Ṣaffār.

Anahtar Kelimeler:

Kelâm, İman, İmanın Yaratılması, Ebü’l-Muîn en-Nesefî, Ebû İshak es-Saffâr
Kalām, Faith, Creation of Faith, Abū al-Mu’īn al-Nasafī, Abū Isḥāq al-Ṣaffār

Sunum Videosu

Lisans

Telif Hakkı (c) 2021 Sümeyye Çekiç
Creative Commons License

Bu çalışma Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License ile lisanslanmıştır.