Semantic and Legal Differences Arising from the Translations of Polysemous Words in the Qur’an into Turkish Interpretive Renderings
Kur’an’daki Çok Anlamlı Kelimelerin Türkçe Meallerdeki Çevirileri Bağlamında Meydana Gelen Anlam ve Hüküm Farklılıkları
The Qur’ān, due to the semantic depth and lexical richness of the Arabic language in which it was revealed, contains many polysemous words that simultaneously embody multiple meanings. These words are examined under the heading of al-Wujūh wa al-Naẓāʾir, which is accepted as a sub-discipline of ʿUlūm al-Qurʾān within the science of Tafsir. The discipline of al-Wujūh wa al-Naẓāʾir deals with the various meanings that the same word acquires in different verses. Polysemy not only reveals the miraculous nature iʿjāz of the Qur’ān but also points to its rhetorical and spiritual depth. However, this characteristic emerges as an issue that requires serious attention and care when conveying meaning in Qur’ānic translations.
This paper addresses how the meanings chosen during the translation of such polysemous words are reflected in Turkish translations of the Qur’ān. The primary aim of the study is to identify the meanings preferred by translation authors for these words and to reveal the semantic and legal differences that arise as a result of these preferences. The study seeks to demonstrate that the transmission of meaning in Qur’ānic translations is not merely a matter of linguistic conversion but involves an exegetical interpretation, thereby showing that translation activities must be carried out with great precision. In this respect, the importance of linguistic, contextual, and scholarly depth in translation efforts becomes even more evident.
As for methodology, ten concepts that classical exegetes such as Muqātil b. Sulaymān, Yaḥyā b. Sallām, al-Dāmaġānī, Abū Hilāl al-ʿAskarī, and Ibn al-Jawzī considered polysemous within the al-Wujūh wa al-Naẓāʾir literature were selected. These are: ākhirah, āyah, bāṭil, maʿrūf, nafs, nushūz, ṣalāt, sabīl, sūʾ, and ummah. The meanings preferred for these concepts were comparatively analyzed across 15 different Turkish Qur’ānic translations. The translations included in the study are: Abdülbaki Gölpınarlı, Ali Fikri Yavuz, Diyanet İşleri Başkanlığı’s Kur’an Yolu Translation, Elmalılı Hamdi Yazır, Hasan Tahsin Feyizli, Hasan Basri Çantay, Hayrat Neşriyat, İsmail Hakkı İzmirli, Mehmet Okuyan, Mustafa Öztürk, Mustafa İslamoğlu, Ömer Nasuhi Bilmen, Süleyman Ateş, Tuncer Namlı, and Yaşar Nuri Öztürk.
As a result of our analysis, it was observed that the same word, when interpreted by different translation authors, led to significant differences in meaning and legal implication. As in the example of the polysemous word “ṣalāt,” which some translators interpreted as “prayer” (duʿāʾ) and others as “ritual worship” (ṣalāh) within the same context, the meanings chosen for polysemous words may sometimes lead to differences on a behavioral level. In conclusion, the translation of polysemous words in the Qur’ān must consider both contextual analysis and exegetical tradition. Translation authors should be well-versed in Arabic grammar, contextual background, and classical tafsir scholarship, and should avoid arbitrary meaning preferences. As for readers, it is recommended that they consult multiple translations to recognize conceptual multiplicity and pay close attention to the context of verses.
Kur’an-ı Kerîm, kendisiyle nazil olduğu Arapçanın semantik derinliği ve lafzî zenginliği sebebiyle yapısında pek çok anlamı aynı anda barındıran çok anlamlı kelimeler ihtiva etmektedir. Bu kelimeler, Tefsir ilminde Ulûmu’l-Kur’ân başlığının alt disiplini olarak kabul edilen el-Vücûh ve’n-Nezâir başlığı altında incelenmektedir. el-Vücûh ve’n-Nezâir ilmi, aynı lafzın farklı âyetlerde kazandığı çeşitli anlamları konu edinen bir disiplindir. Çok anlamlılık, Kur’ân’ın i’câz yönünü ortaya koymakla beraber; nazmî ve manevî derinliğine de işaret etmektedir. Ancak bu özellik, Kur’an meallerinde anlam aktarımı yapılırken ciddi manada dikkat ve ihtimam gerektiren bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu bildiride, söz konusu çok anlamlı kelimelerin tercüme esnasında tercih edilen manalarının, Türkçe meallere nasıl yansıdığı konusu ele alınmıştır. Araştırmanın temel amacı, bu kelimelere meal müellifleri tarafından tercih edilen manaları tespit etmek ve bu tercihlerin anlam ve hüküm düzeyinde doğurduğu farklılıkları ortaya koymaktır. Çalışma, Kur’ân tercümelerinde anlam aktarımının basit bir dil çevirisinden ibaret olmadığını, bilakis tefsirî bir yorum içerdiğini ve bu yönüyle meal faaliyetinin rikkatle yapılması gereken bir çalışma olduğunu göstermeyi hedeflemektedir. Bu yönüyle meal faaliyetinde gösterilecek dilsel, bağlamsal ve ilmî derinliğin ehemmiyeti bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Yöntem olarak, klasik müfessirlerden Mukâtil b. Süleyman, Yahyâ b. Sellâm, ed-Dâmegânî, Ebû Hilâl el-Askerî ve İbnü’l-Cevzî gibi alimlerin el-Vücûh ve’n-Nezâir literatüründe çok anlamlı olarak kabul ettikleri “ahiret, âyet, bâtıl, ma’rûf, nefs, nuşûz, salât, sebîl, sû ve ümmet” gibi on kavram seçilmiş, bu kavramlara dair tercih edilen anlamlar 15 farklı Türkçe meal üzerinden karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. İncelemeye dahil edilen mealler şunlardır: Abdülbaki Gölpınarlı, Ali Fikri Yavuz, Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Yolu Meali, Elmalılı Hamdi Yazır, Hasan Tahsin Feyizli, Hasan Basri Çantay, Hayrat Neşriyat Meali, İsmail Hakkı İzmirli, Mehmet Okuyan, Mustafa Öztürk, Mustafa İslamoğlu, Ömer Nasuhi Bilmen, Süleyman Ateş, Tuncer Namlı ve Yaşar Nuri Öztürk.
İncelememiz neticesinde, aynı kelimenin farklı meal müellifleri tarafından farklı anlamlarının tercih edilmesi sonucu anlam ve hüküm boyutunda farklılıkların ortaya çıktığı görülmüştür. Çalışmamızda ele alınan çok anlamlı bir kelime olan “salat” kavramının aynı bağlam içerisinde bazı meal müellifleri tarafından “dua” şeklinde, bazıları arafından ise “namaz” şeklinde tercüme edilmesi misalinde olduğu gibi, çok anlamlı kelimelere dair tercih edilen manalar zaman zaman davranışsal düzlemde farklılıklara yol açmaktadır. Sonuç itibariyle, Kur’an-ı Kerîm’in çok anlamlı kelimelerinin tercümesinde bağlamsal analizle birlikte tefsiri birikimin de dikkate alınması zaruridir. Meal yazarları, Arap dili gramerine, bağlamsal arka plana ve klasik tefsir birikimine vâkıf olmalı; keyfî anlam tercihlerinden kaçınmalıdır. Okuyuculara ise, birden fazla meal ile çalışmaları, kavramsal çoğulluğu fark etmeleri ve âyet bağlamına dikkat etmeleri tavsiye edilmektedir.

Telif Hakkı (c) 2025 Rabia Berre Temelli (Yazar)
Bu çalışma Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License ile lisanslanmıştır.
CC BY-NC 4.0 lisansı, eserin ticari kullanım dışında, her türlü ortam ve formatta paylaşılmasına, kopyalanmasına, çoğaltılmasına ve orijinal esere uygun şekilde atıfta bulunmak kaydıyla yeniden düzenlenmesine, dönüştürülmesine ve eser üzerine inşa edilmesine izin verir.
Makale Bilgileri
- Konu Tefsir - Kıraat
- Gönderim 9 Temmuz 2025
- Kabul 7 Ağustos 2025
- Yayım 15 Ağustos 2025
- Sempozyum 5. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu - Kabul Edilen Bildiriler
- Bildiri Bilim Alanı Tefsir - Kıraat
Temelli, Rabia Berre. “Kur’an’daki Çok Anlamlı Kelimelerin Türkçe Meallerdeki Çevirileri Bağlamında Meydana Gelen Anlam Ve Hüküm Farklılıkları”. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu 5 (August 15, 2025). https://doi.org/10.55709/tsbsdergisi.699