A Theistic Substance Dualism in Contemporary Philosophy of Mind: Richard Swinburne’s Conception of the Soul

Çağdaş Zihin Felsefesinde Teistik Bir Cevher Düalizmi: Richard Swinburne’ün Ruh Anlayışı

Yazarlar

  • Sümeyra Kır (Yazar) Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Din Felsefesi Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye https://orcid.org/0009-0009-6247-9655
https://doi.org/10.55709/tsbsdergisi.886
This paper examines Richard Swinburne’s understanding of substance dualism within the framework of contemporary philosophy of mind literature. The fundamental problem of the study is whether mental qualities can be reduced to physical qualities. In this context, Swinburne’s theistic dualism approach to the existence of the soul increases the explanatory power of metaphysics, but at the cost of moving away from the ideal of explainability by natural sciences. The question is how this approach can be justified. In this regard, the paper analyses how Swinburne’s substance dualism differs from both classical dualism and reductionist materialism. The study uses Swinburne’s own texts as a method, detailing the structural analysis and intellectual positioning of the argument he puts forward. In addition, it presents a comparative analysis by evaluating critical approaches in the relevant literature. According to Swinburne, humans are beings with mental qualities and the capacity for thought. He argues that mental qualities cannot be reduced to physical qualities, and therefore humans possess a non-material “soul”. According to him, the soul is a non-material substance that is the subject of conscious experiences and, in this sense, is a metaphysical foundation that ensures the continuity of personal identity. To ground his understanding of dualism, Swinburne reformulates Descartes’ “cogito ergo sum” argument and advances his defence of dualism, which he calls the ‘simple argument.’ In this argument, he defends the principle that ‘having the capacity to think is sufficient for existence.’ According to Swinburne, the soul does not always have to be conscious, but it has the potential to be conscious. The simple proof argument has been evaluated through concepts such as phenomenal consciousness and privileged access. The use of these concepts has brought the debate to a more contemporary and phenomenological dimension. In his argument, Swinburne has suggested that a person’s ability to conceive of themselves as separate from their body indicates that they cannot be merely a material entity. It has been concluded that even if psychological functions are interrupted, a person’s metaphysical existence will continue. According to Swinburne, this study shows that mental events are different from physical events, but can still be causally related to physical events. Within the scope of the paper, this argument has been evaluated in light of the concepts of phenomenal consciousness, privileged access, and personal subject, and related to contemporary philosophical debates. Swinburne’s approach constructs a unique position in favour of dualism by arguing that mental events, although different from physical events, can still establish causal relationships with them. In conclusion, Swinburne’s understanding of dualism, unlike classical understandings, is grounded in a theistic framework that incorporates concepts from contemporary philosophy of mind and presents an understanding of substance that carries potential consciousness beyond the act of thinking. This approach offers a more balanced dualistic model than reductionist materialism, while also providing a metaphysical basis for the continuity of personal identity and the idea that the soul can continue to exist after death.
Bu bildiride çağdaş zihin felsefesi literatürü çerçevesinde Richard Swinburne’ün cevher düalizmi anlayışı ele alınmıştır. Çalışmanın temel problemi, zihinsel niteliklerin fiziksel niteliklere indirgenip indirgenemeyeceğidir. Bu bağlamda Swinburne’ün ruhun varlığına dair teistik düalizm yaklaşımının metafiziksel açıklama gücünü artırmakla birlikte, doğal bilimlerle açıklanabilirlik idealinden uzaklaşmak pahasına bu yaklaşımın nasıl temellendirilebileceğidir. Bu doğrultuda, Swinburne’ün cevher düalizminin hem klasik düalizmden hem de indirgemeci materyalizmden hangi yönleriyle ayrıldığı analiz edilmektedir. Çalışmada yöntem olarak Swinburne’ün kendi metinlerinden hareketle, ortaya koyduğu argümanının yapısal çözümlemesi ve onun düşünsel konumlandırması detaylandırılmıştır. Ayrıca ilgili literatürde yer alan eleştirel yaklaşımlar değerlendirilerek karşılaştırmalı bir çözümleme sunulmuştur. Swinburne’e göre insan zihinsel niteliklere ve düşünme kapasitesine sahip olan bir varlıktır. Ona göre zihinsel nitelikler fiziksel niteliklere indirgenemez dolayısıyla insan maddi olmayan bir “ruh” taşımaktadır. Ruh, bilinçli deneyimlerin öznesi olan gayri-maddi bir cevherdir ve bu yönüyle kişisel kimliğin devamlılığını sağlayan metafiziksel bir temeldir. Swinburne düalizm anlayışını temellendirmek adına Descartes’in “cogito ergo sum” argümanını yeniden formüle ederek “basit kanıt/simple argument” adını verdiği düalizm savunusunu ileri sürer. Bu argümanda “düşünme kapasitesine sahip olmak varlık için yeterlidir” ilkesini savunur. Swinburne’e göre ruh her zaman bilinçli olmak zorunda değildir ama bilinçli olma potansiyeline sahiptir. Basit kanıt argümanı fenomenal bilinç ve imtiyazlı erişim gibi kavramlar aracılığıyla değerlendirilmiştir. Bu kavramların kullanımı tartışmayı daha çağdaş ve fenomenolojik bir boyuta taşımıştır. Swinburne ortaya koymuş olduğu argümanında, kişinin kendisini bedeninden ayrı olarak kavrayabilmesinin, onun yalnızca maddi bir varlık olamayacağına işaret ettiğini ileri sürmüştür. Psikolojik işlevler kesintiye uğrasa bile kişinin metafiziksel varlığı devam edecektir sonucuna ulaşılmıştır. Swinburne zihinsel olayların fiziksel olaylardan farklı olduğunu, fakat yine de fiziksel olaylarla nedensel ilişki içinde bulunabileceğini savunmaktadır. Bildirinin kapsamı dahilinde bu argüman, fenomenal bilinç, imtiyazlı erişim ve kişisel özne kavramları ışığında değerlendirilmiş ve çağdaş felsefi tartışmalarla ilişkilendirilmiştir. Swinburne’ün yaklaşımı, zihinsel olayların fiziksel olaylardan farklı olsa da onlarla nedensel ilişkiler kurabileceğini ileri sürerek düalizm lehine özgün bir pozisyon inşa eder. Sonuç olarak Swinburne’ün düalizm anlayışı, klasik anlayışlardan farklı olarak çağdaş zihin felsefesinin kavramlarını içeren teistik zemine oturtulmuş ve düşünme eylemi ile sınırlı olmayan potansiyel bilinç taşıyan bir cevher anlayışı ortaya koyar. Bu yaklaşım indirgemeci materyalizme karşı daha dengeli bir düalizm modeli sunarken, kişisel kimliğin sürekliliği ve ruhun ölümden sonra varlığını sürdürebileceği düşüncesine de metafiziksel bir temel sağlamaktadır.

Makale Bilgileri

  • Özet Okunma 6
  • Atıf & Paylaşım
  • Paylaş
İndirme verisi henüz mevcut değil.
Kır, Sümeyra. “Çağdaş Zihin Felsefesinde Teistik Bir Cevher Düalizmi: Richard Swinburne’ün Ruh Anlayışı”. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu 5 (August 15, 2025). https://doi.org/10.55709/tsbsdergisi.886