Joseph Margolis and the Cultural Ontology of Death: An Examination of the Meaning of Death in Contemporary Philosophy
Joseph Margolis ve Ölümün Kültürel Ontolojisi: Çağdaş Felsefede Ölümün Anlamı Üzerine Bir İnceleme
This study examines Joseph Margolis’ understanding of death from the perspective of cultural ontology, together with the views of important thinkers in the history of philosophy. In this context, death is examined beyond being merely a biological end, but also in terms of its existential, cultural, ethical, and spiritual layers of meaning. Through the concepts of “intermittent existence” and “interpretive relativity,” Margolis demonstrates that death is not a fixed and universal reality, but rather gains meaning in cultural and individual contexts. Thus, death emerges as a multi-layered phenomenon that is constantly reinterpreted and constructed for different cultures and individuals. This fundamental perspective is informed by Margolis’s philosophical approach, which views human existence and cultural products not as fixed but as historical and intermittent. According to Margolis, cultural realities—artworks, values, traditions, and understandings of death—are not unchanging like natural objects but are historical constructions shaped by hermeneutic interpretations. This approach suggests that death, like art and ethics, is a phenomenon that emerges historically and culturally in the human world of meaning. At this point, focusing on the reflections of the idea of death in different philosophical contexts deepens the scope of the study. While discussing the thoughts of philosophers such as Plato, Heidegger, and Derrida on death, the study also examines the new dimension that Emmanuel Levinas’ ethical philosophy adds to the subject of death. According to Levinas, death is not only the end of individual existence but also the basis of the ethical relationship established with “the other.” Death is the source of human ethical responsibility and a phenomenon that calls humans to an infinite sense of responsibility. This perspective reinterprets the ontological dimension of death as an ethical call and highlights the ethical obligation of humans to make sense of their existence. Another important figure who contributed to the concept of death is Nikolai Berdyaev. Berdyaev’s existentialist and mystical approach contributes to the study with themes of spiritual freedom and creative personality. According to Berdyaev, death is a boundary that tests human freedom and reveals creative personality. Death is also seen as an experience that enables spiritual transformation, thus reshaping the meaning of existence. Berdyaev’s emphasis offers a perspective that expands the realm of human freedom and transforms existential anxiety into creativity.
In conclusion, the study uses comparative philosophical analysis and hermeneutic interpretation methods to reveal that the meaning of death is constantly being reconstructed in cultural, ethical, and individual contexts. When Margolis’ cultural ontology, Levinas’ emphasis on ethical responsibility, and Berdyaev’s understanding of spiritual freedom are brought together, it becomes apparent that a contemporary and multi-layered interpretation of death is possible. It is noteworthy that the way death is interpreted determines the meaning and flow of life. Thus, the study emphasizes that death is not merely a biological end but an existential, ethical, and spiritual transformation that shapes life.
Bu çalışma, Joseph Margolis’in kültürel ontoloji perspektifinden ölüm anlayışını, felsefe tarihinin önemli düşünürlerinin görüşleriyle birlikte ele almaktadır. Ölüm, bu bağlamda yalnızca biyolojik bir son olmanın ötesinde, varoluşsal, kültürel, etik ve ruhsal anlam katmanlarıyla incelenmektedir. Margolis, “kesintili varlık” ve “yorumlayıcı görecelilik” kavramları aracılığıyla, ölümün sabit ve evrensel bir gerçeklik olmaktan ziyade, kültürel ve bireysel bağlamlarda anlam kazandığını ortaya koymaktadır. Böylece ölüm, farklı kültürler ve bireyler için sürekli olarak yeniden yorumlanan ve inşa edilen çok katmanlı bir olgu olarak belirginleşir. Bu temel bakış açısı, Margolis’in felsefesinin insan varoluşunu ve kültürel ürünleri sabit değil, tarihsel ve kesintili olarak ele alan yaklaşımından beslenmektedir. Margolis’e göre kültürel gerçeklikler -sanat eserleri, değerler, gelenekler ve ölüm anlayışları- doğal nesneler gibi değişmez değil, hermenötik yorumlarla şekillenen tarihsel inşalardır. Bu yaklaşım, ölümün de tıpkı sanat ve etik gibi, insanın anlam dünyasında tarihsel ve kültürel olarak beliren bir fenomen olduğunu düşündürmektedir. Bu noktada, ölüm düşüncesinin farklı felsefi bağlamlardaki yansımalarına odaklanmak, çalışmanın kapsamını derinleştirmektedir. Çalışma, Platon, Heidegger ve Derrida gibi filozofların ölüm üzerine düşüncelerini tartışırken, özellikle Emmanuel Levinas’ın etik felsefesinin ölüm konusuna kattığı yeni boyutu da inceleme konusu yapmaktadır. Levinas’a göre ölüm, yalnızca bireysel varoluşun sonu değil, aynı zamanda “öteki” ile kurulan etik ilişkinin temelidir. Ölüm, insanın etik sorumluluğunun kaynağı ve insanı sonsuz bir sorumluluk bilincine çağıran bir olgudur. Bu perspektif, ölümün ontolojik boyutunu etik bir çağrı olarak yeniden anlamlandırmakta ve insanın varoluşunu anlamlandırmadaki etik yükümlülüğünü ön plana çıkarmaktadır. Bununla birlikte, ölüm düşüncesine katkıda bulunan önemli figürlerden biri de Nikolay Berdyaev’dir. Berdyaev’in varoluşçu ve mistik yaklaşımı, çalışmaya ruhsal özgürlük ve yaratıcı kişilik temalarıyla katkıda bulunmaktadır. Berdyaev’e göre ölüm, insanın özgürlüğünü sınayan ve yaratıcı kişiliğini ortaya çıkaran bir sınırdır. Ölüm, aynı zamanda insanın ruhsal dönüşümünü sağlayan bir deneyim olarak görülmekte, böylece varoluşun anlamı, ölümle birlikte yeniden şekillenmektedir. Berdyaev’in vurgusu, insanın özgürlük alanını genişleten ve varoluşsal kaygıyı yaratıcılığa dönüştüren bir perspektif sunmaktadır.
Sonuç olarak, araştırma, karşılaştırmalı felsefi analiz ve hermenötik yorumlama yöntemlerini kullanarak ölümün anlamının kültürel, etik ve bireysel bağlamlarda sürekli olarak yeniden inşa edildiğini ortaya koymaktadır. Margolis’in kültürel ontolojisi, Levinas’ın etik sorumluluk vurgusu ve Berdyaev’in ruhsal özgürlük anlayışı bir araya getirildiğinde, ölümün çağdaş ve çok katmanlı bir yorumunun mümkün olduğu görülmektedir. Ölümün yorumlanma biçiminin yaşamın anlamını ve akışını belirlediği dikkat çekmektedir. Böylece çalışma, ölümün biyolojik bir son olmanın ötesinde yaşamı inşa eden varoluşsal, etik ve ruhsal bir dönüşüm alanı olduğunu vurgulamaktadır.

Telif Hakkı (c) 2025 Şerife Ümmühani Horasan (Yazar)
Bu çalışma Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License ile lisanslanmıştır.
CC BY-NC 4.0 lisansı, eserin ticari kullanım dışında, her türlü ortam ve formatta paylaşılmasına, kopyalanmasına, çoğaltılmasına ve orijinal esere uygun şekilde atıfta bulunmak kaydıyla yeniden düzenlenmesine, dönüştürülmesine ve eser üzerine inşa edilmesine izin verir.
Makale Bilgileri
- Konu Felsefe - Mantık
- Gönderim 31 Temmuz 2025
- Kabul 4 Ağustos 2025
- Yayım 15 Ağustos 2025
- Sempozyum 5. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu - Kabul Edilen Bildiriler
- Bildiri Bilim Alanı Felsefe - Mantık
Horasan, Şerife Ümmühani. “Joseph Margolis Ve Ölümün Kültürel Ontolojisi: Çağdaş Felsefede Ölümün Anlamı Üzerine Bir İnceleme”. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu 5 (August 15, 2025). https://doi.org/10.55709/tsbsdergisi.916