Perception of Disaster in Urfa in the Context of Mar Yaşua Chronicle (494-507)

Mar Yaşua Kroniği Bağlamında Urfa’da Afet Algısı (494-507)

Yazarlar

https://doi.org/10.55709/tsbsdergisi.702
Chronicles hold a significant place in Syriac literature. One of the most prominent examples of this tradition from Late Antiquity is the Mar Yashua Chronicle, notable for its content and style. The chronicle examines catastrophic events such as a solar eclipse, an earthquake, a locust plague, and a famine, reported to have occurred in the 6th century in Edessa (Şanlıurfa), within a historical and cultural context. This work, situated within the Syriac historiographical tradition, is also notable for providing insights into how disasters were interpreted theologically, cosmologically, and socially. Mar Yashua Chronicle reflects a mindset in which celestial and terrestrial disasters were interpreted as divine warnings or punishments. The narratives in the chronicle address the natural events that occurred in rapid succession or in short bursts in the city of Urfa as a unified whole. It presents a narrative unified by concepts such as sinfulness, repentance, and divine intervention underlying these events. Within this framework, the paper also discusses how these disasters remain etched in public memory and what role they play in the construction of urban identity. The paper proceeds on three main levels: First, the sequence and descriptive language of events such as solar eclipses, earthquakes, and locust infestations in the chronicle are analyzed to assess how these disasters were constructed literary. Second, the impact of the disasters on the city’s population and their interpretation by religious authorities are examined. The third section examines whether a “disaster memory” specific to Urfa exists by comparing the Mar Yashua Chronicle with other contemporary Syriac sources. The primary objective of this study is to analyze the disaster narratives in the Mar Jashua Chronicle to reveal the historical context of the disasters experienced in Urfa. It also aims to examine how these events were reflected in the religious interpretations, collective memory, and urban identity of the period. It also aims to identify the place of these narratives within Late Antique Syriac writing and to evaluate the chronicle’s potential as a historical source. It also reveals that natural disasters leave their mark on collective memory and historiography. In the case of Urfa, it is concluded that these traces played a transformative role in both urban culture and Syriac historical consciousness. The study employed a combination of descriptive and analytical methods. Texts belonging to the Syriac chronicle tradition, particularly the Mar Jashua Chronicle, were analyzed as historical sources, analyzing disaster narratives based on textual structure, narrative strategies, and forms of religious interpretation. A methodological discussion is also presented on how the chronicle can be used in relation to urban memory and religion-society relations. The research demonstrates that the disaster narratives in the Mar Yashua Chronicle are constructed to document historical events and convey moral, religious, and cosmological messages. These narratives not only record the disasters experienced in Urfa but also function to create a collective memory and play an active role in shaping the city’s historical identity.
Süryani yazınında kronikler önemli bir yer teşkil eder. Bu geleneğin Geç Antik Çağ’daki öne çıkan örneklerinden biri de içeriği ve üslubuyla dikkat çeken Mar Yaşua Kroniği’dir. Kronikte, 6. yüzyılda Edessa (Şanlıurfa) kentinde meydana geldiği bildirilen güneş tutulması, deprem, çekirge istilası, kıtlık gibi felaket olayları tarihsel ve kültürel bağlamda incelenmektedir. Süryani tarih yazıcılığı geleneği içerisinde yer alan bu eser, felaketlerin teolojik, kozmolojik ve toplumsal olarak nasıl anlamlandırıldığına dair ipuçları taşıması bakımından da dikkat çekicidir. Mar Yaşua Kroniği, göksel ve yersel afetlerin Tanrısal uyarı ya da ceza biçiminde yorumlandığı bir zihniyeti yansıtır. Kronikteki anlatılar, Urfa şehrinde art arda veya kısa aralıklarla meydana gelen doğa olaylarını bir bütünlük içinde ele alır. Bu olayların ardında yatan günahkârlık, tövbe, ilahî müdahale gibi kavramlarla birleştirilmiş bir anlatı sunmaktadır. Bu çerçevede bildiride, söz konusu afetlerin toplumun belleğinde nasıl yer ettikleri ve şehir kimliğinin inşasında nasıl bir rol oynadıkları da tartışmaya açılmaktadır. Bildiri, üç temel düzlemde ilerlemektedir: İlk olarak güneş tutulması, deprem, çekirge istilası gibi olayların kronikteki sıralanışı ve betimleme dili analiz edilerek söz konusu felaketlerin yazınsal olarak nasıl kurgulandığı değerlendirilmiştir. İkinci olarak, afetlerin şehir halkı üzerinde yarattığı etki ve dinî otoritelerce nasıl yorumlandığı incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Mar Yaşua Kroniği’nin diğer çağdaş Süryani kaynaklarla karşı-laştırılması yoluyla Urfa’ya özgü bir “felaket hafızası”nın olup olmadığı sorgulanmıştır. Bu çalışmanın temel amacı, Mar Yaşua Kroniği’nde yer alan felaket anlatılarını analiz ederek Urfa’da yaşanan afetlerin tarihsel bağlamını ortaya koymaktır. Aynı zamanda bu olayların dönemin dinsel yorumlarına, kolektif hafızasına ve şehir kimliğine nasıl yansıdığını incelemeyi hedeflemektedir. Aynı zamanda bu anlatıların Geç Antik Çağ Süryani yazıcılığı içindeki yerini tespit etmek ve kroniğin tarihsel kaynak olarak sunduğu imkânları değerlendirmektir. Ayrıca doğal afetlerin kolektif bellekte ve tarih yazımında iz bıraktığını ortaya çıkarmaktadır. Urfa örneğinde ise bu izlerin hem şehir kültürü hem de Süryani tarihsel bilinç açısından dönüştürücü bir rol oynadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Çalışmada, betimleyici ve çözümleyici yöntem bir arada kullanılmıştır. Mar Yaşua Kroniği başta olmak üzere Süryani kronik geleneğine ait metinler tarihsel kaynak olarak analiz edilmiş; afet anlatıları, metinsel yapı, anlatı stratejileri ve dinsel yorum biçimleri üzerinden çözümlenmiştir. Bununla birlikte kroniğin, şehir belleği ve din-toplum ilişkileri bakımından nasıl kullanılabileceğine dair metodolojik bir tartışma da sunulmaktadır. Araştırma sonucunda, Mar Yaşua Kroniği’nde yer alan felaket anlatılarının tarihsel olayları belgelemek, ahlaki, dinsel ve kozmolojik mesajlar vermek üzere kurgulandığı tespit edilmiştir. Bu anlatıların, Urfa’da yaşanan afetleri kayıt altına almakla kalmayıp kolektif bir bellek oluşturma işlevi gördüğü ve şehrin tarihsel kimliğinin şekillenmesinde etkin bir rol oynadığı görülmüştür.

Makale Bilgileri

  • Özet Okunma 6
  • Atıf & Paylaşım
  • Paylaş
İndirme verisi henüz mevcut değil.